



Her İlmekte
Zamansız Güzellik
Japon “işlevsel güzelliği'' nedir ?
Bu soru, Seiko Presage Classic Seri’nin
kalbinde yer alır.
“Japon güzelliğini zarafetle taşımak”
konseptinden ortaya çıkan model,
Japon yapımı geleneksel bir mekanik mekanizmayı,
zarif estetik ve zamansız tasarımla bir araya getirerek
Japon zanaatkârlığının
ve sade şıklığın özünü yansıtır.
Presage Müzesi ise,
Japonya genelinde güzelliğin değişen
ifadelerini Presage’ın
arkasındaki felsefe ile uyum içinde keşfetmeye
olanak tanıyan bir platformdur.
Bu serinin üçüncü bölümünde odağımızı
Amami Oshima Adası’na çeviriyoruz.
Gelenek ve Tasarım
Arasındaki Özel Diyalog
Miras ve İnovasyonun Aynı Ruhu Paylaştığı Yer
Oshima Tsumugimura Temsilcisi
Tokuharu Koshima ve ,
Seiko Watch Corporation tasarımcısı
Takuya Matsumoto ile bir Diyalog
Amami Oshima’nın yemyeşil doğasının kalbinde sessiz bir diyalog yaşanıyor; gelenek ile yenilik, iplik ile tezgâh, zanaat ile zaman arasında. Bu konuşma, iki farklı dünyanın ustası arasında geçiyor. 1.300 yıllık bir dokuma mirasının koruyucusu olan Oshima Tsumugimura temsilcisi Bay Tokuharu Koshima ile Seiko’nun Presage Classic Seri’nin tasarımcılarından biri olan saat tasarımcısı Bay Takuya Matsumoto. Zanaatlarını birleştiren yalnızca teknik ustalık değil; aynı zamanda Japonya’nın doğayla, mevsimlerle ve süreklilikle kurduğu derin ilişkinin içinde kök salmış kültürel bir anlayıştır.
Özenli İşçiliğin
Doğa ile Uyumu
Hassas İşçiliğin Arkasındaki
Felsefe
Seiko saat tasarımcısı Takuya Matsumoto, Oshima Tsumugi'nin karmaşık üretim süreciyle ilk kez karşılaştığında, bunun mekanik saat yapım dünyasıyla ne denli benzerlik gösterdiğine hayran kaldı. Amami'deki Oshima Tsumugimura'da, bu geleneksel dokuma sanatının inceliklerini gözlemlediğinde; süreçteki titizlik, sabır ve kusursuzluk arayışı ona saat zanaatını anımsattı. Amami Oshima’da Bay Koshima, Matsumoto’ya çok aşamalı dokuma sürecini adım adım anlattı – geleneksel çamurla boyama teknikleriyle yalnızca 0.3 mm inceliğindeki ipek ipliklerin boyanmasından, karakteristik kasuri (ikat) desenlerinin elde edilmesi için gereken hassas düğümleme ve hizalama işlemlerine kadar.
“Biz saatleri, milimetrenin yüzde biri kadar küçük ölçülerle tasarlıyoruz,” diye belirtti Bay Matsumoto. “Buradaki zanaatkârların, henüz tek bir iplik dokumadan önce desenleri hesaplama ve ayarlama biçimi — adeta kendi süreçlerimizin bir yansıması gibiydi.”
Bay Koshima, her bir ipin neredeyse mikroskobik düzeyde bir hassasiyetle desen oluşturabilmesi için boyanması, korunması ve yeniden hizalanması gerektiğini açıkladı. Bu yaklaşımın simetrisi, hiçbir şeyin şansa bırakılmadığı ortak bir felsefeyi yansıttığı için Bay Matsumoto’nun içinde derin bir yankı buldu. Her iki zanaat da sabır, teknik ustalık ve malzemeye dair sezgisel bir anlayış gerektiriyor. Meiji döneminde (1868–1912) geliştirilen devrim niteliğindeki shimebata dokuma tezgâhının geleneksel kullanımı, Tsumugi’yi olağanüstü hassasiyette bir tekstile dönüştürdü — tıpkı mikromekanikteki ilerlemelerin saatçiliği dönüştürmesi gibi.
Bu hassasiyeti tamamlayan bir diğer unsur ise kasuri tekniğinin taşıdığı sembolik güçtür: çözgü ve atkı ipliklerinin kusursuz şekilde örtüşmesi gerekir ki desen kesintisiz bir bütünlükle oluşabilsin — aynı bir dişli sisteminin zamanı doğru tutabilmesi için tam bir uyum içinde çalışması gibi. Her iki zanaat da Japon ustalığının ifadesidir — dürüstlükle, özenle ve malzemeye saygı duyarak üretme anlayışının derin kültürel köklerini yansıtır.

Tokuharu Koshima
Başkan & CEO, Oshima Tsumugimura
Sertifikalı Geleneksel Zanaatkâr

Takuya Matsumoto
Ürün Tasarım Departmanı
Seiko Watch Corporation
Günlük Zarafet İçin Tasarlanan
Presage Classic Serisi ve
“İşlevsel Güzellik” Ruhu
Seiko Presage Classic Serisi, işlevsel güzellik prensibiyle şekillenmiştir — yani pratik kullanımdan doğan estetik güzellik. Matsumoto, bu saatlerin sadece dekoratif objeler olmadığını, zarafetlerinin işlevselliklerinden kaynaklandığını açıkladı. Örneğin, kubbeli kadranlar, ipeğin yumuşak parlaklığını anımsatan ışık oyunlarını yakalamak üzere tasarlanmıştır. Kadranın radyal desenindeki en küçük dokusal düzensizlikler bile kasıtlıdır; bir arada toplanmış ipek ipliklerinin doğal dalgalanmalarını çağrıştırır.
“İnsana nazik ve tanıdık gelen bir şey yaratmak istedik — insanların her gün takabileceği bir şey,” dedi. “Tıpkı sevilen bir kimono gibi, kullanıldıkça daha da güzelleşmeli.”
Classic Seri, özellikle ipek olmak üzere geleneksel Japon malzemeleri ve zanaatkârlığından ilham alır. Kadranlar, el dokuması ipliklerin parıltısını anımsatan karmaşık dokularla bezenmiştir. Bu etkiyi yakalamak için son derece hassas bir üretim gereklidir: kabartmalı kadran deseninin yüksekliği yalnızca 0.02 mm farkla değişir ve kavis, ışığın yüzeyde dans edişini güçlendirir.

Koshima, bunun Oshima Tsumugi ile açık bir paralellik taşıdığını gördü. “Geleneklerimizde giysiler nesilden nesile aktarılır. Bir kimono, önce sökülüp kızına dikilebilir, sonra bir bebek battaniyesine dönüştürülebilir,” diye paylaştı. “Bu yüzden zamansızlık hedefimizdir. Desenler hem büyükanneye hem torununa uygun olacak şekilde tasarlanır.”
Presage kadranının ipekten esinlenen dokusu ve renkleri, Tsumugi kumaşlarında iplik kalınlığı ve boya emiliminin yarattığı ince ışık oyunlarını hatırlattı ona. Presage tasarımının ardındaki fikirlerin, zaman, kullanım ve duygusal bağla ortaya çıkan işlevsel güzelliğin özünü mükemmel şekilde yakaladığını belirtti.
Yerin Dokuması:
Amami’nin Doğası ve
Toprağın Güzelliği
“Oshima Tsumugi ancak Amami’de doğabilirdi,” diyor Koshima. Bu boyama süreci, 1.5 milyon yıl önce gerçekleşen bir göktaşı çarpması sonucu demir bakımından zenginleşen bölgeye özgü topraklara dayanıyor. Ortaya çıkan kırmızı çamur, Japon kıyılarında doğal olarak yetişen çiçekli bir her dem yeşil çalı olan ve Yeddo Hawthorn olarak da bilinen sharinbai gibi zengin bitki özleriyle birleştiğinde derin ve kalıcı bir boyama sağlıyor. Çamurla boyama, bir teknikten öte, doğrudan yerin ifadesidir
Bu eşsiz doğal çevre, kumaşın kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Tıpkı Japon zanaatlarının çoğunda mevsim ve yer duygusunun hayati öneme sahip olması gibi. Koshima’nın açıkladığı üzere, Tsumugi kumaşında görülen desenler çoğunlukla yerel manzaranın unsurlarını sago palmiyesi yapraklarından balıklara kadar – yansıtarak sanatı çevresindeki ekolojiye köklendirir.
Koshima ayrıca Japon estetik anlayışının – çoğunlukla sade, ölçülü, hatta sessiz olarak tanımlanan – doğayla kurulan derin bağdan kaynaklandığını ekliyor. Bu anlayış, doğayla iç içe yaşamak, onun gücüne saygı duymak ve değişimlerinden ilham almakla ilgilidir.
Güzelliği Aktarmak:
Geleneğe Saygı ile İnovasyon
Sohbetlerinin sonunda iki isim de geleceğe dair düşüncelerini paylaştı. Gelenekleri korumanın sadece tekrar etmekle değil, aynı zamanda evrim geçirmekle mümkün olduğu konusunda hemfikir oldular
Artık Oshima Tsumugi’yi sadece kimonolarda değil, günlük kullanıma uygun ürünlerde de kullanıyoruz,” dedi Koshima. “Çantalardan ceketlere kadar, bu kumaşın insanların günlük yaşamının bir parçası olmasını istiyoruz. Zanaatı yaşatmanın yolu bu.”
Temel ilkelerine sadık kalarak, Oshima Tsumugi günümüzde yeleklerden ceketlere, hatta ev dekorasyonu ürünlerine kadar birçok modern alanda kullanılmaya başlandı. Bu yenilik bir uzaklaşma değil, zamanla uyum içinde bir varoluş ifadesidir.


Matsumoto da benzer şekilde, bir saatin gelenekle yoğrulmuş olsa da güncelliğini koruması gerektiğini vurguladı: “Presage aracılığıyla, insanlara geleneksel Japon malzemeleri ve değerleri modern bir bağlamda yeniden keşfetme imkânı sunmayı umuyorum.”
Saat tasarlayan biri olarak Matsumoto, Presage’ın Oshima Tsumugi gibi geleneksel zanaatlara yönelik merak uyandırmasını arzu ettiğini dile getirdi: “Eğer saatlerimiz insanları Japon ipeğinin hikâyesini araştırmaya ya da kasuri desenlerinin güzelliğini keşfetmeye teşvik ediyorsa — dolaylı da olsa — biz bir şeyi başarıyla aktarmışız demektir.”
Her iki isim de geleneklerin gelecek nesillerin yaşamında yer bulması gerektiği konusunda hemfikir. Bunun yolu ise eğitime yatırım yapmaktan, uygulamalı deneyimler yaratmaktan ve geleceğin zanaatkârlarını yetiştirmekten geçiyor. Asıl mesele geçmişi korumak değil; onu, sürekli değişen bir dünyada yeniden yaşatmak.
Ortak idealler ve diyalog aracılığıyla, her iki taraf da Japon estetik anlayışının gelecek nesiller boyunca yaşamaya devam etmesini umut ediyor.
Japon Güzelliğini İfade Eden Unsurlar
×
Seiko Presage Classic Serisi
Amami Oshima’nın
Doğal Dünya Mirasını
Keşfetmek
Doğanın Kültür Soluduğu Yer:
Amami’nin Yaşayan Dünya Mirası
Diğerlerinin Aksine
Doğal Bir Dünya Mirası
Temmuz 2021’de Amami Oshima, sadece nefes kesici manzaraları için değil, aynı zamanda onu gerçekten benzersiz kılan olağanüstü biyolojik çeşitliliği nedeniyle UNESCO Doğal Dünya Mirası listesine alındı. Ada, Amami tavşanı ve Amami uzun tüylü faresi de dahil olmak üzere çok sayıda endemik türe ev sahipliği yapmaktadır ve izole bir şekilde evrimleşmiş nadir bir subtropikal orman ekosisteminin parçasıdır. Ancak Amami’yi özellikle etkileyici kılan, bu zengin doğal ortamın el değmemiş bir vahşi doğa olmamasıdır. Doğa, burada yaşayan insanların yaşamları, gelenekleri ve inançlarıyla yakından iç içe geçmiştir.

Kazuya Moriyama
Direktör Yardımcısı,
Amami-Oshima Dünya Mirasını
Koruma Merkezi
Doğa ile
Kültürün Korunması
Amami-Oshima Dünya Mirası Koruma Merkezi’nin Müdür Yardımcısı Kazuya Moriyama, çevre korumasını kültürel farkındalıkla bağdaştırmada önemli bir rol oynuyor. “Koruma, sadece bitki ve hayvanları korumakla ilgili değildir,” diye açıklıyor. “Asıl amaç, doğayla birlikte yaşama biçimini gelecek nesillere aktarmaktır.”
Merkez, yerel halk temelli eğitime odaklanıyor; burada çocuklar, yerel ekosistemi öğreniyor ve keşiflerini sunumlar ve hikâye kitapları aracılığıyla paylaşıyor. Bu çabalar somut sonuçlar doğuruyor: Yukarıdan dayatılan yasaklar yerine, bu tür programlar genç nesillere büyükleri üzerinde etkili olma gücü kazandırıyor. “Bir çocuk kalkıp yerel yaban hayatını korumanın neden önemli olduğunu açıkladığında,” diyor Moriyama, “ilgilenmeyen yetişkinler bile kulak kesiliyor.”
Ada ayrıca, bir zamanlar zehirli habu yılanlarını kontrol altına almak amacıyla getirilen mangust gibi istilacı türleri ortadan kaldırmayı da başardı. Bu benzeri görülmemiş başarı, yerel ve ulusal ekiplerin oluşturduğu özverili bir koalisyon sayesinde mümkün oldu. Olağanüstü çaba, Japonya’da doğa koruma alanında örnek bir model hâline geldi.
Doğadan İlhamla
Japon Estetiğini Şekillendirmek
Seiko Presage Classic Serisi’ne bakarken, Moriyama tasarımla ilgili şöyle dedi: “Bir saatin doğanın yavaş ve kusursuz ritmini yansıtabilecek kadar zarif ve detaylı olması, içinde saklı bir güzelliği barındırıyor — tıpkı doğanın kendi sessiz mükemmelliği gibi.”
Ayrıca Japon estetiğinin çoğu zaman doğayla iç içe yaşamakla oluştuğunu, doğaya hükmetmekten değil, onunla uyum içinde olmaktan doğduğunu vurguladı:
“İpeğin üzerindeki yumuşak ışık, bir kadranın kıvrımı — bunlar, Japonların güzelliği sadelikte ve zamanın akışında bulduklarının ifadesidir.”
Japon Güzelliğini Yansıtan Unsurlar
×
Seiko Presage Classic Serisi
Esmer Şeker Shochu

Cesur Geleneği Oluşturmak:
İncelikle Yoğunlaşan
Esmer Şeker Shochu
Lezzet ve Geleneği Esmer Şeker Shochu ile
Yeniden Canlandırmak
Amami Oshima’daki Yayoi Shochu fabrikasında, dördüncü kuşak sahibi ve baş ustabaşı Hiroyuki Kawasaki, büyük büyükannesinin 1922’de başlattığı mirası sürdürüyor. Awamori ve tatlı patatesli shochu'nun hakim olduğu bir dönemde, Yayoi esmer şeker shochu üreterek öne çıktı — esmer şeker ve pirinç koji ile yapılan, Amami’ye özgü ve özel yasal korumaya sahip kendine has bir shochu tarzı.
Kawasaki ailesinin önceki kuşakları işin ticari tarafını yönetirken, Hiroyuki 2007’de üretim sürecine bizzat katıldı ve şimdi üretimi derin bir pratikle yönetiyor. Onun vizyonu net: hafif ve kolay içimli shochu popülerliğini takip etmek yerine, esmer şeker shochu’nun geleneksel karakterini onurlandıran, aromalı ve yoğun tatlı ifadeleri canlandırmaya kendini adadı.
“Gençken insanların shochu’ya burun kıvırdığını görürdüm,” diye hatırlıyor Bay Kawasaki, “ama ben her zaman kokusunun güzel olduğunu düşündüm.” İşte bu erken anı, onun cesur ve derinliğiyle öne çıkan, kitlesel popülarite peşinde olmayan shochu üretme tutkusunun kaynağı. “Ben sadece satılan değil, tercih edilen bir içki yapmak istiyorum,” diyor.

Hiroyuki Kawasaki
Yayoi Shochu Fabrikası Dördüncü Kuşak CEO'su
Geleneğin, İnovasyonun
ve Zanaatın Güzelliği
Mr. Kawasaki için gelenek, zanaatının değişmeyen ekseni olsa da, yeniliklere de yer açıyor. Araştırmacı geçmişinden ilham alarak, yeni yöntemler ve üretim ekipmanları keşfetmeye aktif olarak devam ediyor. Onun rehber ilkesi şu: “Deneyin, test edin ve duyularınıza güvenin.” Sadece duyusal değerlendirme ve sezgiyle kendini kanıtlayan teknikler, gelişen üretim felsefesine dahil ediliyor.
Seiko Presage Classic Serisi ile tanıştığında, Mr. Kawasaki serinin sade zarafetinden ve Japonların “işlevsel güzellik” anlayışını yansıtmasından etkilendi. “Bu bana wabi-sabi’yi hatırlattı,” diyor; kusurluluk ve zamanla oluşan güzelliğe duyulan geleneksel takdiri ifade eden kavramı. “Bu cesaretten çok, ince bir uyum ile ilgili – shochuda başarmaya çalıştığım şey bu.”
Markasını tanıtmak için uluslararası seyahatlerde bulunan Kawasaki, Avrupa’daki ünlü sanat müzelerini ziyaret etti. “Van Gogh ve Gauguin’i seviyorum ama her zaman Japon estetiğinin sakin asaleti geri döner,” diye düşünüyor. “Kısıtlamada, zaman ve zanaata saygıda güç var.” İster shochu ister kol saati olsun, bu rafine sadelik felsefesi yankı bulmaya devam ediyor.