Tarihçemiz

Kintaro Hattori, Tokyo'nun Ginza bölgesinde kol ve duvar saatleri satmak ve onarmak amacıyla ‘Hattori Tokeiten’i kurdu.”

1892 yılında Kintaro Hattori, günümüzde Tokyo’nun Sumida semti olan bölgede kendi fabrikasını kurdu ve duvar saati üretimine başladı. Kintaro, ‘hassas ve mükemmel saatler üretme’ konusundaki güçlü kararlılığını ifade etmek için fabrikaya Seikosha adını verdi; buradan da ‘Seiko-sha’ (Hassasiyet ve Mükemmelliğin Evi) adı doğdu.

1890’lı yıllarda Seikosha’nın duvar saati işi büyük bir başarı yakaladı ve Kintaro faaliyet alanını genişletmeyi hedefledi. 1895 yılında bir cep saati olan Timekeeper’ı üretti. Bu, Seiko’nun geleceği açısından son derece önemli bir dönüm noktasıydı; zira Japonya’nın ilk kol saatinin ortaya çıkmasına giden yolu açtı ve bu adım atılmamış olsaydı Seiko’nun geleceği çok farklı olabilirdi.

Kintaro Hattori, kol saatleri döneminin yaklaştığını erken fark etti. Bu öngörüsü sayesinde, atölyesinde 1913 yılında Japonya’nın ilk kol saati olan Laurel üretildi. Standart bir cep saatinin yaklaşık beşte biri büyüklüğünde olan Laurel’in üretimi son derece zordu ve günde yalnızca yaklaşık 50 adet üretilebiliyordu.

Tokyo, 1 Eylül 1923’te meydana gelen Büyük Kantō Depremi ile büyük bir felaket yaşadı. Deprem, şehir genelinde yaygın yangınlara yol açtı. Kintaro’nun fabrikası, saat mağazası ve kendi evi dâhil olmak üzere tüm tesisleri yangınlar sonucunda tamamen yok oldu. Tüm bu yıkıma rağmen yılmayan Kintaro, artık bir misyona dönüşen işine olan bağlılığını yeniledi ve tesislerini yeniden kurmaya başladı. Depremden üç aydan kısa bir süre sonra, 20 Kasım’da Kintaro işine yeniden başladı.

1924 yılında, büyük felaketten bir yıl sonra, K. Hattori & Co. yeni bir kol saatini satışa sunmaya hazırlanıyordu. İlk başta saatin adının Glory olması planlanmıştı. Ancak depremi ve yangını atlatmasının ardından Kintaro, yaşanan zorluklardan sonra yeni bir başlangıcı simgeleyecek özel bir isim istedi. Fabrikasının adı, ‘hassasiyet’ ve ‘üstün üretim’ anlamına gelen seiko kelimesinden, aynı zamanda okunuşu aynı olup ‘başarı’ anlamına gelen başka bir kelimeden türetilmiş olan Seikosha idi. Seiko sözcüğü, Seikosha’nın kuruluşundaki temel anlayışı yansıtıyordu: hassas zaman ölçerleri başarıyla üretmek. Bu nedenle 1924 yılında piyasaya sürülen saate Seiko adı verildi. Bu saat, Seiko markasını taşıyan ilk ürün oldu. Günümüzde Seiko, zarif tasarım ve üstün üretim kalitesinin simgesi olarak dünya çapında tanınmaktadır. Ve her şey, bu saatle başladı.

Demiryolu saatlerinin son derece hassas zaman tutması gerekir. Bu nedenle Japon Ulusal Demiryolları uzun yıllar boyunca zamanı referans almak için yabancı üretim cep saatlerini kullandı. Ancak 1929 yılında Demiryolları Bakanlığı, Seiko’nun Seikosha model cep saatini resmî demiryolu saati olarak belirledi. Böylece bu saat, Japonya’da üretilen ilk demiryolu saati oldu.

Tokyo’nun merkezinde yer alan K. Hattori & Co. binası (günümüzde Seiko House Ginza), çatısındaki bugün artık herkesçe tanınan saat kulesiyle birlikte açıldı. Neo-klasik tarzda inşa edilen bu yapı, Tokyo’nun en ünlü binalarından biri olmayı sürdürmektedir.

Seiko, her zaman yeni iletişim araçlarını etkin şekilde kullanan bir marka olmuştur. Bu nedenle Japonya’daki ilk televizyon reklamına sponsor olması son derece doğal bir adımdı. 1953 yılında yayınlanan bu reklamda, Seiko’nun plastik kasaya sahip ilk çalar saati olan Comet Flower tanıtıldı. Reklamda önce saatin kurma mekanizmasının nasıl çalıştığı anlatıldı, ardından K. Hattori & Co. binasının (günümüzde Seiko House Ginza) tepesindeki saat kulesi tam ekran gösterildi ve saat anons edildi.

1940’lı yıllarda yurt dışındaki birçok üretici, kendinden kurmalı (otomatik) kol saatlerini ticari olarak üretmeye başladı ve böylece otomatik saatler dönemi başladı. Seiko ise 1956 yılında Automatic modelini piyasaya sürerek Japonya’da otomatik kol saatini ticarileştiren ilk marka oldu.

Seiko’nun özgün tasarıma sahip ilk saati olan Marvel, kol saatlerinin temel ilkelerine odaklanıyordu: hassas olmalı, dayanıklı olmalı ve estetik olmalıydı. Daha büyük parçaların kullanılması, mekanizmanın daha kararlı çalışmasını ve hassasiyetin artmasını sağladı. Kısa süre içinde Marvel, Japonya’daki saat yarışmalarına damgasını vurdu.

Diashock, mekanizmanın darbelere karşı dayanıklılığını artırmak için geliştirilen bir yapıdır. Özellikle darbe ve sarsıntılara karşı çok hassas olan balans çarkı mili gibi hareketli parçalarda destek sistemi olarak kullanılır. Diashock sayesinde mekanizma, ani darbelere maruz kaldığında bile yüksek stabilitesini korur.

Bu, Seiko’nun kendi geliştirdiği Magic Lever sistemi ile donatılmış ilk otomatik (kendi kendine kurmalı) saattir. Magic Lever, salınım yapan ağırlığın hem saat yönünde hem de saat yönünün tersinde hareketleri sırasında zembereği kurmak için bir kaldıraç sistemi kullanan yenilikçi bir otomatik kurma mekanizmasıdır.

Magic Lever sistemi günümüzde hala Seiko’nun otomatik saatlerinde kullanılmaktadır. Basit tasarımı ve enerji üretimindeki yüksek verimliliği sayesinde, otomatik saatlerin gelişimine Seiko’nun yaptığı en dayanıklı ve en önemli katkılardan biri olmayı sürdürüyor.

Seiko spor saatlerinin kökeni, 1959 yılında tanıtılan Laurel Alpinist modeline dayanır. Bu saat, Japonya’da artması beklenen doğa yürüyüşü ve dağcılık faaliyetleri düşünülerek tasarlanmıştır. Toz ve kumun içeri girmesini engellemek için vidalı ve sızdırmaz bir arka kapağa sahipti. Ayrıca, o dönem için oldukça dayanıklı bir yapıda üretilmişti. Saatin akrep, yelkovan ve indeksleri karanlıkta parlayacak şekilde tasarlanmıştı. 3, 6, 9 ve 12 konumlarındaki dağ şeklindeki işaretler ise saatin daha kolay okunmasını sağlıyordu.

Seiko, 1950’li yıllar boyunca hassasiyet ile zarif tasarımı bir araya getiren kol saatleri geliştirerek önemli ilerlemeler kaydetti. Bu gelişmeler, şirketin yapabileceği en iyi saati üretme hedefini doğurdu. Bu vizyon, 1960 yılında Grand Seiko’nun satışa sunulmasıyla gerçeğe dönüştü. Grand Seiko, Seiko’nun kendi geliştirdiği teknolojileri ve dönemin en üst düzey tasarım ile üretim ustalığını bünyesinde barındıran bir saat olarak ortaya çıktı.

İlk Grand Seiko, o dönemin kronometre standartlarını başarıyla karşıladı ve bu, Seiko için çok önemli bir dönüm noktası oldu. Bu başarı, markaya büyük bir gurur ve güven kazandırdı. Aynı zamanda Seiko’nun ilerleyen yıllarda uluslararası hassasiyet yarışmalarında çok sayıda ödül kazanmasının da yolunu açtı.

Grand Seiko’nun tarihini öğrenmek için burayı ziyaret edebilirsiniz.

King Seiko, 1961 yılında tanıtıldı ve yüksek performansı zarif tasarımla birleştiren yapısıyla dikkat çekti. Kısa sürede büyük bir başarı yakaladı ve uzun yıllar boyunca popülerliğini korudu.

İlk model, etkileyici hassasiyet ve kaliteyi daha ulaşılabilir bir fiyatla sunuyordu. 1965’te piyasaya çıkan KSK modeli ise günümüzde hâlâ saat tutkunları arasında özellikle saygı gören ve beğenilen bir model.

1963 yılında satışa sunulan Sportsmatic 5, entegre gün-tarih göstergesi ve gizli tepe gibi yenilikçi tasarım özellikleriyle büyük beğeni topladı. Bir yıl sonra ise Good Design Award’ı alan ilk kol saati oldu.

Seiko, bilekte taşınabilecek kadar küçük bir quartz saat geliştirme sürecinde birçok zorluğun üstesinden geldi. 1959 yılında, yaklaşık bir dolap büyüklüğünde olan büyük bir quartz saati bir yayın kuruluşunun kullanımına sundu. Teknolojisini geliştirmeye devam eden Seiko, 1963’te taşınabilir boyutlara sahip kompakt bir model olan Crystal Chronometer’ı tanıttı.

Seiko, zamanı 1/100 saniye hassasiyetle ölçebilen çığır açıcı bir kronometre geliştirdi.
Ayrıca, farklı spor dallarının ihtiyaçlarına göre özel olarak uyarlanmış çeşitli kronometre modellerini de piyasaya sundu. Yıllar içinde teknolojisini sürekli geliştiren Seiko, sonunda 1/1000 saniyelik olağanüstü bir hassasiyete sahip, son teknoloji bir zaman ölçüm sistemine ulaşmayı başardı.

Seiko, 1964 yılında Tokyo’da düzenlenen büyük uluslararası spor etkinliğiyle aynı dönemde önemli bir yeniliği tanıttı. Bu yenilik, kronometre fonksiyonuna sahip Japonya’nın ilk kol saati olan Crown Chronograph idi. Saat, kronograf alt kadranı bulunmayan sade bir tasarıma sahipti; kolay basılabilen kronometre butonu ve yüksek okunabilirlik sağlayan bezeliyle öne çıkıyordu.

Bu saat, Japonya’da üretilen ve ayrı bir GMT ibresi ile dünya saatleri göstergesine sahip ilk kol saatiydi. İçte yer alan, 26 şehrin adının bulunduğu döner halka; saat 4 yönündeki tepeye bağlı bir mekanizma aracılığıyla çevriliyordu.

Japonya’nın ilk dalgıç saati, otomatik mekanizmaya sahipti ve 150 metreye kadar su geçirmezlik sunuyordu. Bu saat, 1966’dan itibaren Japon Antarktika Araştırma Seferi üyeleri tarafından dört kez kullanıldı; ayrıca Kuzey Kutbu’nu geçen kaşifler ve Everest Dağı’nın zirvesine tırmanan dağcılar tarafından da tercih edildi.

Seiko, 1963 yılından itibaren Neuchâtel Kronometre Yarışması’na katıldı. Yarışmanın son yılı olan 1967’de ise ikinci ve üçüncülük ödüllerini kazandı.
Ardından Seiko, 1968 yılında Cenevre Gözlemevi Yarışması’na katıldı ve hassas ayar kategorisinde birinciliği elde etti.
Seiko’nun katıldığı saatler, dördüncülükten onunculuğa kadar tüm dereceleri kazanarak mekanik mekanizmalar alanında tarihe geçen bir başarıya imza attı.

1967 yılında tanıtılan bu model, 300 metre su geçirmezliğe sahip Japonya’da üretilen ilk dalgıç saatiydi. Saat, arka kapağın kasa ile tek parça olarak tasarlandığı bir yapıya sahipti ve dayanıklı Hardlex cam kullanıyordu.

1963 yılında Seiko, Japonya’nın ilk otomatik kurmalı gün-tarih göstergeli saati olan Seiko Sportsmatic 5’i (Seiko 5 olarak da bilinir) tanıttı. Zaman içinde bu model; su geçirmezliğinin artırılması, ışıkta parlayan göstergelerin eklenmesi ve daha dayanıklı bir cam kullanılması gibi geliştirmelerle evrim geçirdi. Bu geliştirilmiş versiyon, 1968 yılında Seiko 5 Sports adıyla piyasaya sürüldü.
Seiko 5 Sports, 70 metre su geçirmezliğe ve Hardlex cama sahip olmasının yanı sıra, çok sayıda renk seçeneğiyle sunuldu. Bu özellikleri sayesinde özellikle dünya genelindeki genç kullanıcılar arasında büyük popülerlik kazandı.

Bir kronograf mekanizmasını otomatik bir mekanizma ile birleştirmek son derece zor bir teknik meydan okumadır. Bu nedenle Seiko, 1969 yılında dikey kavram sistemine sahip dünyanın ilk otomatik kronografını piyasaya sürmekten büyük gurur duydu.

Geçmiş başarılarla yetinmeyen Seiko, klasik saatler için ultra ince bir mekanizma geliştirmeyi hedefledi. 1969 yılında Seiko, U.T.D. (Ultra Thin Dress) saatini tanıttı. U.T.D., daha ince bir kasaya sahip olmayı amaçlıyordu ve bu da daha ince bir mekanizma gerektiriyordu. Saat, yalnızca 1,98 mm kalınlığında iki ibreli Kalibre 6800 mekanizmaya sahipti.

25 Aralık 1969’da Seiko, saat endüstrisini bir gecede devrim niteliğinde değiştirecek bir saati piyasaya sürdü: Quartz Astron, dünyanın ilk quartz kol saati. Seiko mühendisleri, quartz mekanizmanın zemberek yerine pil kullandığını ve quartz osilatörün elektronik titreşiminin mekanik saatlerin balans çarkından çok daha yüksek hassasiyet sağladığını biliyordu. Ancak quartz osilatörünü küçültmek zordu. 1959’da yayın kuruluşları için üretilen quartz saatler, büyük bir kitaplıktan bile büyüktü. Seiko mühendisleri, quartz mekanizmaları küçültmek için yıllarca çalıştı ve 1967’de nihayet bilek saatine sığabilecek kadar küçük bir prototip geliştirmeyi başardı. Ardından Astron’u piyasaya sürmeden önce iki yıl daha teknolojiyi geliştirme ve son rötuşları yapma süreci geçirildi. Bu saat, standart mekanik saatlerden 100 kat daha hassastı.
Seiko, tuning fork quartz rezonatörü gibi önemli patent haklarına sahipti ve kendi teknolojilerini açık şekilde paylaşmayı seçti. Böylece dünya genelindeki saat üreticileri, bu devrim niteliğindeki mekanizmaya erişim sağlayabildi.

Bu tam elektronik saat, zamanı göstermek için dünyanın ilk altı haneli sıvı kristal ekranını (LCD) kullandı. Alan etkili (field-effect) bir LCD üzerinde saat, dakika ve saniyeyi sürekli gösterebilen bu çığır açıcı dijital saat, ilk kez Ekim 1973’te piyasaya sürüldüğünde büyük ilgi gördü.
Markanın geliştirdiği LCD, 50.000 saatlik bir kullanım ömrüne sahipti. Ayrıca ekranın lambası, rakamların karanlıkta bile rahatça okunmasını sağlıyordu.

1960’ların sonlarında, Seiko’nun kol saatleri kalite ve performans açısından dünya standartlarına ulaştığında, şirket Japonya’daki artan lüks tüketim talebini karşılamak amacıyla değerli metaller ve mücevherler kullanarak lüks kol saatleri geliştirmeye başladı.
In 1974, 1974 yılında Credor markası doğdu. İsmi, Fransızca crête d’or (altın zirve) ifadesinden türetilmiş olup, saat yapımında en yüksek düzeyde sanatı simgeliyor.

Credor’un tarihini görmek için buraya tıklayın.

1969’da dünyanın ilk quartz kol saatini satışa sunan Seiko, teknolojik yeniliklerle saatlerini daha küçük ve ince hâle getirmeye devam etti. quartz osilatörünü küçültmek ve elektronik devrelerin enerji tüketimini azaltmak gibi geliştirmeler yaptı.
1974’te yalnızca 3,8 mm kalınlığında olan Kalibre 4130 mekanizmayı geliştirerek, Japonya’nın ilk quartz klasik saatini piyasaya sürdü.

1975’te Seiko, kronograf özellikli dünyanın ilk dijital quartz saatini satışa sundu. Kalibre 0634, zamanı saniyenin 1/10’i hassasiyetle ölçebiliyor ve tur zamanlayıcı (lap time) fonksiyonuna sahipti. Ayrıca, karanlıkta saati rahatça görebilmek için dahili bir ışık sistemi de bulunuyordu. Bu saat büyük bir başarı yakaladı ve çok fonksiyonlu dijital saatler pazarının oluşmasına öncülük etti.

Her şey, profesyonel bir dalgıçtan gelen bir mektupla başladı. Dalgıç, 300 metreden derinlerde çalışırken hiçbir saatin dayanamayacağını anlatıyordu. Bu meydan okumadan ilham alan Seiko mühendisleri kolları sıvadı. Yıllarca süren araştırma ve geliştirme çalışmaları sonucunda 1975’te dünyanın ilk titanyum kasalı dalgıç saati olan Professional Diver’s 600m tanıtıldı.

Zamanı göstermekle kalmayıp, aynı zamanda bir hesap makinesi işlevine de sahip olan bu saatte, kasadaki butonlara basılarak hesaplama yapılabiliyordu. Küçük tuşlara rahatça basabilmek için saatin yanında özel bir kalem de veriliyordu..

1978 yılında Seiko, quartz mekanizmalı dünyanın ilk satürasyon dalışı saati olan Professional Diver’s 600M’i tanıttı.
1983’te saatin güvenilirliğini test etmek için araştırma denizaltısı Shinkai 2000’e bağlandı ve deniz seviyesinin 1.062 metre altına, yani belirtilen maksimum derinliğinin neredeyse iki katına kadar indirildi. Saat, bu zorlu koşullarda bile mükemmel doğrulukla çalıştı.

1970’lerde, pazarın lüks ve düşük fiyat segmentleri arasında giderek ikiye ayrılmasıyla birlikte, uygun fiyatlı saatlere olan çeşitlenen talebe hızlı yanıt verebilmek için 1979’da ALBA markası doğdu. (ALBA, İtalyanca’da ‘şafak, gündoğumu, başlangıç’ anlamına gelir.)

Bu son teknoloji saat, 1,2 inçlik LCD ekranında TV programlarını gösterebilmenin yanı sıra FM radyo sinyallerini de alabiliyordu. 1984 yılında Guinness Rekorlar Kitabı’na dünyanın en küçük televizyonu olarak girdi.

1982 yılında piyasaya sürülen Hibrit Dalgıç Saati, hem alarm hem de kronograf özelliklerine sahip dünyanın ilk saatiydi. LCD ekran, 12 konumu yukarıda olacak şekilde eğimli tasarlanmıştı, bu sayede saati okumak daha kolay oluyordu.

Seiko, uzun süredir zamanı göstermenin ötesinde bilgi iletebilen cihazlar geliştirme üzerinde çalışıyordu. 1983’te Seiko, ses kaydı ve oynatma işlevine sahip dünyanın ilk kol saatini piyasaya sürdü. Saat, 8 saniyeye kadar sesli mesaj kaydedebiliyor ve önceden ayarlanan zamanlarda sesli uyarı verebiliyordu.

Seiko'nun quartz teknolojisi ve mekanik kronograf saat üretimi uzmanlığı, dünyanın ilk analog quartz kronografının üretilmesiyle bir araya geldi. Geçen süreyi saniyenin 5/100'i hassasiyetinde ölçüyordu, split süre ve takimetre özellikleri bulunuyordu. Ünlü İtalyan otomobil tasarımcısı Giorgetto Giugiaro tarafından tasarlandı.

Bu dijital kronograf, sağa doğru 20 derece eğimli yenilikçi kubbe şeklinde bir LCD ekrana sahipti. Kronometre, alarm ve zamanlayıcı modları, içinde döner bir anahtar bulunan bezel’i çevirerek seçilebiliyordu.

Bu sıra dışı model, bir saat ve bir kontrol biriminden oluşuyordu; ayrıca veri girişi için yenilikçi bir klavye içeriyordu. Dış klavyeden karakter verilerini iletmek için elektromanyetik indüksiyon kullanan gelişmiş kablosuz tasarım devrim niteliğindeydi. Saat, aynı zamanda not alma ve hesap makinesi işlevlerinin yanı sıra oyun oynama özelliğine de sahipti. Bu çok fonksiyonlu yapısı, günümüz akıllı telefon ve tabletlerinin öncüsü niteliğindeydi. Tasarım keskin ve sadeydi; saat, kontrol birimi ve klavye tümüyle düz, kutu şeklindeydi. Bu modern ve geleceğe dönük görünüm de modelin önemli özelliklerinden biriydi.

Bir zamanlar dünyanın en büyük uluslararası saat ve mücevher fuarı olan Baselworld, her yıl ilkbaharda İsviçre’nin Basel kentinde düzenleniyordu ve uzun bir geçmişe sahipti. Fuar, 1917’de İsviçre Ticaret Fuarı Basel’in bir parçası olarak başladı; bu fuarda saatler ve mücevherler de dâhil olmak üzere çeşitli İsviçre endüstrileri sergileniyordu. Daha sonra saatler için özel bir bölüm açıldı ve bu bölüm Swiss Watch Fair’e dönüştü. Başlangıçta yalnızca İsviçre markalarının katılmasına izin veriliyordu, ancak zamanla fuar Avrupa’daki diğer üreticileri de kapsamaya başladı. 1986 yılında ise Avrupa dışındaki katılımcılara kapılarını açtı — aynı yıl Seiko da ilk kez fuara katıldı.

Bu dalgıç saati, 1000 metreye kadar su geçirmezlik özelliğine sahipti ve dış kasasında seramik kullanılan ilk modeldi. Ayrıca, hafif ve korozyona dayanıklı titanyumdan tek parça olarak üretilmiş bir iç kasayla birleştirilmişti; bu sayede saat, bu derinliklerdeki aşırı basınca dayanabiliyordu.

1985 yılında Seiko, IAAF’nin resmî zaman ölçer olarak atandı ve 1987’de Roma’da düzenlenen Dünya Şampiyonası (Roma ’87), Seiko’nun resmî olarak zaman ölçtüğü ilk etkinlik oldu.
O zamandan beri Seiko, IAAF Dünya Şampiyonaları’nda resmî zaman ölçer olarak görev yapmaktadır.

3rd Tokyo 1991
4th Stuttgart 1993
5th Göteborg 1995
6th Athína 1997

7th Sevilla 1999
8th Edmonton 2001
9th Saint-Denis 2003
10th Helsinki 2005
11th Osaka 2007
12th Berlin 2009

13th Daegu 2011
14th Moskva 2013
15th Beijing 2015
16th London 2017
17th Doha 2019

18th Oregon 2022
19th Budapest 2023
20th Tokyo 2025

Quartz saatin doğduğu andan itibaren Seiko, pil değişimi gerektirmeyen teknolojiler geliştirmeye çalıştı. 1977’de Seiko, güneş enerjisiyle çalışan bir saat tanıttı; 1986’da ise enerjisini tepeyi çevirerek üreten bir quartz saat geliştirdi.
1988’de ise büyük bir atılım gerçekleşti: Seiko Kinetic tanıtıldı. Bu saatte, kullanıcının hareketini elektriğe dönüştüren bir salınımlı ağırlık bulunuyordu ve böylece quartz mekanizmayı çalıştırıyordu.

Seiko’nun elektronik saat üretimindeki uzmanlığı ve dalgıç saatlerindeki uzun yıllara dayanan deneyimi, Scuba Master’ın yaratılmasını mümkün kıldı. Su sensörü ve derinlik sensörü ile donatılan model, dalış süresi ve derinlik gibi dalgıçlar için hayati bilgileri ekranda gösterebiliyordu.

Cep telefonlarının henüz yaygınlaşmadığı dönemde kablosuz cep mesaj cihazları oldukça popülerdi. Seiko, çağrı cihazına sahip dünyanın ilk bilek saatini piyasaya sürdü. Bu saat, radyo istasyonları aracılığıyla sabit telefonlardan gönderilen kısa mesaj sinyallerini alabiliyordu.

Slit Video ve Ultrasonik Anemometre tanıtıldı.

1995 yılında hem pratik hem de şık olması amaçlanan kadın saat koleksiyonu Lukia, Japonya’da piyasaya sürüldü..
"LUKIA” adı, bağımsız ruhlu kadınları temsil eden şu kelimelerin ilk harflerinden esinlenilerek oluşturuldu: ‘Lucid, Unison, Keen, Intellectual, Active’
Çalışan kadınların kolay kullanımı düşünülerek tasarlanan Lukia modelleri, geleneksel kadın saatlerine göre daha büyük ve daha sağlam yapılıydı. Tanıtımının ardından kısa sürede popülerlik kazandı ve günümüzde de pek çok kadın tarafından ilgi görmeye devam ediyor.

1995 yılında piyasaya sürülen Pulse Graph, parmağa takılan bir sensörle kullanıcının nabız hızını ölçüp grafiksel olarak görüntüleyen dünyanın ilk bileğe takılan bilgisayarıydı. Nabız antrenmanı için kullanılıyordu; bu yöntem, sporcuların performanslarını en verimli şekilde artırmalarına yardımcı olmak amacıyla kalp atış hızını izlemeye dayanır.

1996 yılında Seiko, standart radyo dalgalarını alarak zamanı otomatik olarak düzeltebilen radyo kontrollü saati tanıttı. O dönemde radyo dalgası çıkışı günümüze göre daha zayıftı ve Japonya’da yalnızca tek bir verici bulunuyordu; bu verici Ibaraki Eyaleti’ndeydi. Sinyal yalnızca vericinin 500 km yarıçapındaki alanda alınabiliyordu.

1998’de tanıtılan Seiko Perpetual Calendar, yıllık ±20 saniye hassasiyete, 10 yıllık uzun pil ömrüne (kadın modeli için 5 yıl) sahipti ve Şubat 2100’ün sonuna kadar takvim düzeltmesi gerektirmiyordu.

1998 yılında Seiko, kullanıcının vücut ısısı ile çevredeki hava arasındaki sıcaklık farkını kullanarak elektrik üreten Thermic adlı kuvars saati piyasaya sürdü.
Thermic, tam şarjla yaklaşık 10 ay çalışabiliyordu. Yüksek yaratıcılığı ve ileri teknolojik yetkinlikleri simgeleyen Seiko saatlerinden biri olarak kabul edilir.

Spring Drive, ana yaydan boşalan enerjinin oluşturduğu yüksek torku elektronik saatçilik teknolojisiyle birleştirir. Dişli sisteminin ucuna bağlı kızak çarkının dönüşü, IC’yi ve kuvars osilatörünü çalıştıran çok küçük miktarda elektrik üretir. Quartz osilatöründen gelen sinyale dayanarak IC, elektromanyetik fren uygulayarak rotorun hızını ayarlar; bu fren, kızak çarkının ve akrep-yelkovan-saniye kollarının hızını düzenler. Spring Drive, ayda 15 saniye (yaklaşık günde 1 saniye) hassasiyet sunar; bu performans, ana yayla çalışan hiçbir mekanik saat tarafından eşleştirilemez. Ayrıca saniye kolunun tıklama sesi olmadan kadranın etrafında akıcı bir şekilde süzülmesini sağlar.

Seiko'nun başarılı Kinetic saatinde eşsiz tasarıma sahip süreölçer fonksiyonu bulunuyordu. Kalp biçimli kamın kullanıldığı sıfırlama fonksiyonuna ve tozu engelleyen özel makine yapısına sahipti.

1990’da, dalış tablo fonksiyonu ve derinlik göstergesine sahip dünyanın ilk dalgıç saati olan Scuba Master’ın piyasaya sürülmesinin üzerinden on yıl geçtikten sonra, 2000 yılında güncellenmiş bir model olan “Dalış Bilgisayarı Saati” tanıtıldı.
200 m dalgıç saatinin özelliklerini temel alan Dalış Bilgisayarı Saati, dalgıcın mevcut derinliğine göre dalış profilini kaydedip görüntüleyebilme özelliğini içeriyordu. Ayrıca nitroks dalışı için kullanılabilen ilk saatlerden biriydi.

Shizukuishi Saat Stüdyosu, Japonya’nın kuzeyindeki Iwate prefektörlüğünde kuruldu. Parça üretiminden lüks mekanik saatlerin montajına kadar üretim yapabilen, Japonya’nın önde gelen saat üretim stüdyolarından biridir.

Quartz Astron, topluma büyük katkı sağlayan tarihi başarıların onurlandırıldığı IEEE Milestone Ödülü’nü aldı.
Transistör ve internet gibi ödül almış diğer büyük icatlarla aynı düzeyde, önemli bir buluş olarak kabul edildi.

Seiko, üç ülkenin (Japonya, ABD ve Almanya) standart dalgalarını alabilen ve güneş enerjisiyle çalışan radyo kontrollü analog saati üretti, bu saat türünün ilk örneğiydi.

Gücünü vücudunuzun hareketinden alan bu model, kendi elektriğini üreten ve depolayan ilk saatti. Kullanılmadığı zaman uyku moduna geçiyor ve bileğe takıldığında ibreler otomatik olarak doğru zamanı gösteriyor. 28 Şubat 2100'e kadar takvim ayarı gerektirmiyor.

Bir saatte ilk kez elektronik mürekkep teknolojisinin kullanıldığı bu modelde, zaman veya diğer bilgiler kusursuz bir okunabilirlik açısına sahip geniş ekranda sunuluyordu. Dahası, saat kullanıcının zaman gösterimi için pek çok grafik seçeneği sunuyordu. Bunlardan biri büyüleyici sade bir grafik stiliyle AM ve PM'i gösteren "gündüz ve gece" fonuydu. Bu saat Grand Prix de Geneve ödülünü kazandı.

Uzayda kullanılmak üzere tasarlanan bu saat, Uluslararası Uzay İstasyonu’nun hem içinde hem de dışında kusursuz bir performans sergileyerek Grand Prix d'Horlogerie de Genève’de Spor Saati Ödülü’nü kazandı.

Bu yeni ekran sistemi Seiko'nun ilk E-Ink saatinin okunabilirlik avantajlarına sahip ama saat kadranında her biri dört tona sahip 80.000 pikselle 300 dpi görüntü sağlayarak çok daha zengin görseller ve veriler sunuyor.

Nihayet, dünyanın her yerinde yapılan yüzde yüz hassas zaman arayış sona erdi. Kendi patenti ve enerji tüketimi düşük GPS alıcısını geliştiren Seiko, GPS uydularının küresel ağını kullanarak GPS sinyali alabilen; zaman dilimi, saat ve tarih verilerini belirleyebilen bir saat üretmeyi başardı. Bu saat dünyadaki 39 zaman diliminin tamamını tanıyor. Devrim niteliğindeki bu saatin ismi Seiko Astron. Kendisinden önce 1969 yılında üretilen ve dünyanın ilk Quartz saati olan saat gibi yeni Seiko Astron da zaman ölçümü teknolojisini yeni bir çağa götürüyor.

2013, Seiko’nun Japonya’nın ilk kol saatini tanıtmasından bu yana geçen 100 yılı ifade etmektedir.

Seiko Astron koleksiyonu için özel bir sınırlı üretim saat tanıtıldı. Seiko saatçiliğinin 100. yılını anmak üzere hazırlanan bu model, kurucusu Kintaro Hattori’nin adını taşıyan ilk sınırlı üretim Astron saatidir.

Astron Gps Solar, Eylül 2012’de üretilmesinden bu yana, zaman dilimine ayarlanabilen bir saati tüm dünyanın talep ettiğini kanıtlayarak kazandığı küresel itibarıyla mükemmel başarılara imza atıyor. Yeni Astron kalibre, hızla büyüyen Astron dünyasına yeni müşteriler çekmek için tasarlanan dört yeni özelliğe sahip.

Grand Seiko her zaman tasarım, karakter, sunum ve daha güncel anlamda kalibreleriyle farkını ortaya koydu. Benzersiz görünüşünü geliştirmek ve daha geniş kitlelere ulaşmak için bir adım daha atmaya ve Grand Seiko'yu tamamen bağımsız bir marka olarak sunmaya karar verildi.

Grand Seiko'nun tarihçesi için buraya tıklayın.

Credor 45. yıl logosu 2019, Credor’un kuruluşunun 45. yılıydı ve bu dönüm noktasında Credor, Seiko markasından bağımsız hale gelerek Grand Seiko’nun yanında şirketin ikinci lüks saat ayağını oluşturdu.

Credor tarihçesi içinburaya tıklayın.

Prospex’in LX Line koleksiyonuna ait SNR029 modeli, 2019 Grand Prix d'Horlogerie de Genève’de Dalgıç Saati Ödülü’nü kazandı. Ödül, Prospex koleksiyonundan bir modelin art arda ikinci kez ödül kazanmasını sağladı. 2018’de Marinemaster Professional 1968 Automatic Diver's Re-creation modelinin “Spor” saati kategorisinde kazandığı ödülün ardından gelmiştir.

Seiko Astron, Seiko’nun kurucusu Kintaro Hattori’nin doğumunun 160. yılını anmak için sınırlı üretim bir model piyasaya sunuyor.
Kurucuyu anmak amacıyla tasarlanan model, ağırlıklı olarak siyah ve altın renk şemasına sahip, asil ve güçlü bir duruş sergiliyor. Çerçevesi, sert ve çizilmelere karşı yüksek dayanıklılık sağlayan zirkonya seramikten üretilmiş olup, 160. yıl onuruna 16 köşeli bir kesimle tasarlanmıştır.

““Her zaman diğerlerinden bir adım önde.” Kintaro Hattori’nin 1881’de kurduğu şirket için benimsediği yol gösterici felsefeydi.
Yüzyılı aşkın süredir devam eden yeniliklerle şirketin gelişimini şekillendirdi. Bu ilke ve müşterilerin duygularına hitap etme arzusu, Grubumuzun sloganına da yansımıştır: “Öne geçiyoruz. Kalplere dokunuyoruz.”

2021 yılında, Seiko’nun zengin ve kesintisiz spor zamanlama geleneğini onurlandırmak amacıyla Prospex koleksiyonuna yeni bir Speedtimer serisi eklendi.

1961 yılında doğan King Seiko, 2022 yılında yeniden hayat buldu. Yeni lansman için, “KSK” adıyla bilinen ikinci nesil model geliştirme çalışmalarının temeli alındı. Su geçirmezlik ve saniye ibresinin durdurulabilmesi gibi pratik yenilikleri sayesinde yüksek takdir gördü. Keskin hatlara sahip belirgin köşeli kasası ve kutu formundaki camı ile bu model, King Seiko’nun kendine özgü tasarım dilinin oluşmasında önemli bir rol oynadı.

Şirketin 1881’deki kuruluşundan bu yana, Seiko kurucusunun “Her zaman diğerlerinden bir adım önde ol” inovatif felsefesi doğrultusunda yeniliklerine devam etmiştir.
1924 yılında, kadranında “Seiko” yazan ilk kol saati tanıtılmış ve bu, Seiko markasının başlangıcını simgelemiştir. 2024 yılı ise bu dönüm noktasının 100. yılını ifade etmektedir.