Marka elçisi olarak seçilen aktör
Ryohei Suzuki,
King Seiko’nun cazibesinden bahsediyor.
Yeni King Seiko VANAC hakkındaki izlenimleri neler ve
hangi durumlarda saati takmanın en uygun olduğunu düşünüyor?
Ryohei Suzuki, bir oyuncu olarak
ulaşmayı arzuladığı ideal imaj ile King Seiko arasındaki örtüşme hakkında görüşlerini paylaşıyor.
King Seiko’da en sevdiğim şey, saatlerin gerçekten modern hissettirmesi ama aynı zamanda King Seiko’nun vintage DNA’sını açıkça görebilmem.
Çünkü ben de bir vintage saat tutkunuyum.
Aslında 1960’lardan kalma iki adet vintage King Seiko saatim var.
Dolayısıyla o dönemin estetik anlayışına büyük bir saygı duyuyorum.
Bu yüzden markanın tarihine aynı sevgiyle ve gururla sahip çıkmasını görmek beni çok mutlu ediyor.
Aynı zamanda, saatlere günümüz kullanıcıları için modern tasarımlar ve çağdaş teknik özellikler kazandırıyorlar.
İşte bu yaklaşım, King Seiko’yu bu kadar özel ve zamansız kılıyor.
İlk gördüğümde gerçekten şaşırdım çünkü bildiğim diğer King Seiko modellerine benzemiyordu.
Bilirsiniz, renkli kadranları, saniye ibresindeki V işareti, keskin hatlara sahip kasa, bilezik… her şey çok özgün.
Ben o 70’lerin enerjik, retro-fütüristik tarzını seviyorum.
Ama beni asıl şaşırtan, bu saatlerin tamamen yeni bir mekanizma ile üretilmiş olması ve 10 bar su basıncına dayanıklılık sunmasıydı. Ayrıca şeffaf kasa arkası da bakması oldukça keyifli bir detay.
Yani dışarıdan baktığınızda cesur ve renkli, ama içinde ciddi bir saat yapımcılık anlayışı yatıyor.
Bana göre VANAC, kalabalıkta fark edilmekten çekinmeyen insanlar için tasarlanmış bir saat.
Günlük kullanım için harika olurdu, ama bence böyle bir takımla da son derece sofistike görünüyor. Ayrıca, yüksek hassasiyeti ve suya dayanıklılığı sayesinde bence harika bir günlük saat de olabilir.
Benim için saatler, bir kişinin “felsefesini” yansıtan bir şeydir.
Sadece bir araç ya da aksesuar değil.
Bu yüzden VANAC gibi bir saat, insanın felsefesini, bakış açısını ve yaşam tarzını ifade etmesi için mükemmel bir seçim.
Bence zamansızlık aslında planlanabilecek bir şey değil.
Bizim yapabileceğimiz tek şey, her seferinde elimizden gelenin en iyisini ortaya koymak.
O anda önümüzde ne varsa—yeteneklerimiz, tutkumuz, deneyimimiz, fikirlerimiz—hepsini ortaya koymalıyız.
Şanslıysak belki, ortaya koyduğumuz işlerden biri nesiller boyunca sevilir.
Yani gerçekten yapabileceğimiz tek şey, her defasında elimizden gelenin en iyisini yapmak.
Evet, bence zamansız bir şey yaratmanın tek yolu bu.